DENEDİĞİM ÜRÜNLER

18 Nisan 2015 Cumartesi

Muhtemel FIP'te Üçüncü Gün

Merhaba,

Bugün hastalığı keşfedeli üç gün oluyor. Aslında içimden yazmak gelmiyor artık ama aynı durumda olabilecek bizim gibi umutsuzca çare arayan kişilere ileride belki bir faydası olur bu bilgilerin.Bu sebeple biz neler yaşıyoruz ve öğreniyoruz ayrıntısıyla anlatmaya çalışacağım.Şimdi yazmazsam bir daha hiç yazmam.

Dün Corona testi sonuçları geldi. Malesef pozitif. Bu bizi bir adım daha  FIP'e yaklaştırdı.

Bu hastalıkta belirtileri yakalamak ve erken teşhis çok önemli. Ama çok sinsi ilerleyen bir hastalık ve neredeyse son aşamalara kadar hiç belirti göstermiyor. Bir de tabi çok çeşidi var. Corona nereye yerleşirse orada gelişiyor. Mesela beyne yerleşseydi epilepsi belirtileri olacaktı. Bizimkinde solunum sisteminde yerleşmiş, bizim hissetiğimiz belirtiler nefes darlığı ve buna bağlı durgunluk oldu. Sindirim sistemine yerleşmiş olsaydı eğer bağırsaklarına yerleşecek ve ishale sebep olacaktı.

Mesela Miskin ishal olmadı hiç. FIP belirtilerine bakarsanız ishalde geçiyor, geçmesinin sebebi ise işte bu yerleşim yerinin farklı olması.Veteriner ile konuştuğumuzda virüsün kendi içinde de çeşit gösterdiğini söyledi. Ve hatta bizimkinin değerinin yüksek olduğunu buda virüsün daha güçlü olduğunu gösteriyormuş. Her şey bize karşı duruyor sanki...

Biz nasıl anladık. Son bir iki gündür oyun oynamak istemiyor çoğunlukla uzanıyordu. Son gün ise nefesinde ciddi bir hızlanma farkettik. Onun dışında burun akıntısı vs olmadı.
Röntgeni çekildikten sonra farkettik ki ciğerlerinin içi su ile dolmuş akciğerine yer kalmamış yavrumun. Dün testin sonucu pozitif gelince sıvı çekimi yapıldı. Neredeyse bir bardak yeşil bulanık bir sıvı çıktı. Biz sarı bekliyorduk, yeşil çıkmasının sebebi birde enfeksiyon oluşmuş olmasıymış.
Hemen sıvı tahlil edilmek üzere laboratuvara gönderildi ama araya hafta sonu girdiği için pazartesi sıvı tahlili elimizde olacak. Bir gol daha.

Veterinerimizin görüşü kesin FIP olduğu yönünde ve tedaviyide buna göre başlattık. Ancak tahlil sonuçlarını yine de bekliyoruz. Geç kalmamak adına başladık tedaviye çünkü zaman altın değerinde. Virbagen Omega isimli bir interferon varmış. Avrupa'da bulunuyormuş. Malesef ruhsat fiyatları yüksek olmasından ötürü Türkiye'ye ithal eden kimse yok bu ilacı. İlaç zaten pahalı bir ilaç, ruhsat , getirme masrafı derken buraya daha da pahalıye gelmiş olacak.Bu sebeple kimse kalkışmıyor. Yasak yollardan bavul içerisinde Türkiye'ye sokulabiliyor. Bizim şansımıza veterinerimizde gerekli doz bulunuyor şimdilik. Devamı için araştırmaya girdik, bir tanıdığımız belki yardımcı olacak Almanya'dan, şu anda irtibat halindeyiz,raporlarımızı oradaki veterinere göndereceğiz.

Yani anlayacağınız ilaç temini çok zor ve tedavide oldukça pahalı. Belki bir çok iyileşebilecek fip hastası kedi bu sebeple ölüme mahkum oluyor. Veterinerimizin anlattığına göre Avrupa'da corona rastlanılan kedi barınaklarda doğrudan uyutuluyormuş. Bakın fip li demiyorum. Fip'e dönüşmeden önceki kedilerin %50 sinde olan ve yüksek bulaşıcılığı olan coronadan bahsediyorum. Bu sebeple Avrupa'da bizdeki kadar yaygın değilmiş. Ancak burada kediler sokakta gezdikleri için birbirlerine çok çabuk bu virüsü geçiriyorlar ve İstanbul'da sokakta yaşayan belki her kedide bu virüsten var.
Bunun önüne nasıl geçilir bilemiyorum ama uyutmak bana çok insafsızca geliyor.Yani bu corona virüsü aslında siz tüm kedi sahiplerini yakından ilgilendiriyor ve kedi toplumunun ciddi bir sorunu.
Çünkü virüs arttıkça ve yayıldıkça fipe çevirme oranıda artıyor. İnsanlar için SARS virüsü gibi birşey işte.

Bugün içerisinde miskinin tüm sonuçlarını tahlil bilgilerini buradan yayınlayacağım,

Bu arada interferon tedavisinin yanı sıra damardan vitamin takviyesi ve lyzin veriliyor.

Hala bir şüphe,bir umut var içimizde veterinerimizin görüşü FIP olduğu yönünde olsada. Pazartesi sıvının da tahlil edilmesi ile neredeyse kesin olacak her şey.

Kalbim ruhum Miskin'le. Savaş oğlum, nolur sende o düşük istatikler içerisine gir. Sende kurtul. Belki senin kurtuluşun başkaları için de umut olur. Şans az da olsa kurtuluşun canlı örneği olursun.

Moralimi yüksek tutmaya özellikle Miskin'i görmeye gittiğimde onunlagüzel bir ses tonunda konuşmaya ve moral vermeye çalışıyorum. Çok zor gözyaşlarını tutmak ama yapmak zorundayım.

Bu arada yorumları ile desteklerini esirgemeyen bizleri merak eden herkese,
Ziyaretimize gelen, tedavi için çırpınan Miskin'in manevi kardeşi Mia'nın sahibi altın kalpli Pati Günlüğüne,
Hiç tanışamasakta yanımızda olan desteğini esirgemeyen, desktek olan Zen Pet Otel sahibesi Rüya Hanıma,
Bloğumu hiç bilmeyen,yanımda olup yardımlarını desteklerini esirgemeyen tüm dostlarıma
Bize en iyi tedaviyi sağlamaya çalışan Veterinerimiz Ece Paylan'a ve Başak Hanım'a ,

çok teşekkür ederim , iyiki varsınız...





17 Nisan 2015 Cuma

Keşke dememek için

Merhaba,

Hiç böyle bir yazı hazırlayacağım aklıma gelmezdi bu kadar kısa sürede  ...ama oldu işte.
Miskin muhtemel ıslak  FİP hastalığına yakalandı ve bizim veda etmek için az bir zamanımız var.
Bu kadar karamsar olma diyebilirsiniz ancak veteriner neredeyse emin, doğrulamak için testleri bekliyoruz sadece.

Kuzum, güzel oğlum beni bırakıp gidecek ve benim şuan ağlamaktan başka yapabileceğim bir şey yok. İnternetten araştırıyorum, veterinerimizde mevcut en iyi tedaviyi uygulayacaklarını belki ömrünü uzatabileceklerini söylüyor ama umutlanamıyorum çünkü bir tane bile kedisi fip olupta sonra sağlığına kavuşmuş bir örnek yok hep sonu ölümle bitiyor.

Bu yazıyı siz kedi severlere bir uyarı olarak yazmak istedim.

FIP'in suçlusu corona virüsü aslında kedilerin yarısında olan bir virüsmüş. Ne zaman ve nasıl mutasyona uğradığını neyin tam olarak tetiklediği bilinmiyor ama kedinin hayatının bir noktasında bu virüs FIP'eçevirip sizi dönülmez bir noktaya sürükleyebiliyor.

En iyi mamayı , en iyi tuvaleti araştıracağıma keşke önce tüm hastalıkları detayıyla okusaydım. Keşke FİP'in birincil virüsü olan Corona'nın testini Miskin'e yaptırsaydım. Sonuçta onu sokaktan bulduk, annesinden geçmiş olma ihtimali çok yüksek. Ve bilseydimki corona pozitif, deli gibi titizlenir, bütün vitamin ve destekleri uygulardım. Sonuçta en iyi mamaları eniyi vitaminleri seçip verdim ama işte bir şeyin farkında olup alarmda olmak ve en iyinin en iyisini sağlamak farklı birdurum.Stres seviyesine çok dikkat ederdim mesela, Tabiki yine strese girsin diye uğraşmadık ama ne bileyim işte bilseydim daha başka olurdu gibi geliyor.

Birde tabi içimde bir şüphe var. Yaklaşık yirmi günkadar önce Balıkesir'e gittiğimizi söylemiştim hatırlarsanız. Miskin'i de götürmüştük. Kardeşim yaklaşık 2-3 ay önce orada yavru bir sokak kedisini bir günlüğüne eve getirmiş olduğunu öğrenmiştim. Tabi bilmiyorum ki böyle bulaşabileceğini. Bu virüs kedi orada olmasada 7-8ay varlığını sürdürebiliyormuş. Acaba yavrum oradan mı kaptı, çünkü o sıra hiç dışarıya çıkarmadık zaten havalar kötüydü.

Artık keşkelerin çok geç olduğu bir zamandayız biz ama sizin için geç değil. Nolur kedinizin bağışıklığına FIP olabilirmiş gibi titizlenin, nolur dikkat edin.Daha çok sevin onu,  daha çok oynayın.İlgi istiyorsa bıkmadan ilgilenin. Bilinki size ayrılan süre her an sonuna gelmiş olabilirsiniz.
Ve siz en sevdiğinizi göz açıp kapayıncaya kadar kaybedebilirsiniz.

Testlerin sonuçları gelir gelmez yinede veterinerimden alıp araştırıp soruşturmaya devam edeceğim.
Keşke bir umut olsaydı.Keşke mucize olsa başka bir şey çıksa...

Güzel oğlum veterinerde dünden beri, yolculuk onu strese sokabilir diye eve getirmedik güzel gözlümü.

Tüyleri, kokusu evde her yerde. Oyuncakları, en sevdiğim sabahlık. O pembe sabahlığı görmek bile içimi yakıyor. Böyle miğdeme bir bıçak saplandı ve yerinden oynamıyor mümkün değil.Yemek yemek istemiyorum. Nasıl bir acı bu böyle, Çok yakın bir dost, arkadaş yoldaş kaybetmenin acısı, tarifsiz...



16 Nisan 2015 Perşembe

Hayatımın En Kötü Günü

Merhaba,

Miskin malesef çok hasta, ıslak fip olma ihtimali çok yüksekmiş, kesin sonuçları yarın bekliyoruz.
Hayatımın en kötü günü bugün. Dünya başıma yıkıldı sanki bir kabusu yaşıyorum..

12 Nisan 2015 Pazar

Kediniz Geceleri Miyavlıyorsa

Endişelenmeyin bir süre sonra geçecek.

Bloğumu takip edenler bilirler bir dönem Miskin neredeyse her gece bazen gece saat 3, 4 ,5 ,6 gibi saat başlarında yada ortalarında nasıl keyfi gelirse başlıyordu bas bas miyavlamaya.Ne uykumuz kalmıştı,ne sinir bırakmıştı çok yıpratmıştı bizi. Çünkü ne yapsak susturamıyorduk.

Yok saymak, su ile ıslatmak, kızmak, yatak odasının kapısını açmak, salonda onun yanında uyumak, sakinleştirici macun, çok oyun oynamak,yormak... Malesef hiç biri tam çözüm olmadı. Sonunda yaklaşık 8-8.5 aylık iken kısırlaştırma ameliyatı yapıldı. Devam eden iki hafta boyunca daha miylamaya devam etti sonra kendi kendine kesildi.

Son bir aydır artık hiç miyavlamıyor. Biz kapımız kapalı yattığımız için yalnızca bizim içerden alarmımız çaldığı zaman hadi kalkın kapıyı açın diye bağırıyor. Miyavlama tonunda ise ciddi bir törpülenme oldu. Kısırlaştıma ameliyatından önce miyavlamaya diyemeyeceğim, adeta böğürmeleri  gerçekten çok rahatsız ediyordu. Ama şimdi miyavlamaları bile daha yumuşak Miskintoşumun.

Sonuç olarak sizde benzer problemler yaşıyorsanız biraz sabırlı olmanız gereken bir dönem yaşıyorsunuz demektir.Uygun yaşa gelipte kısırlaştırma ameliyatını yaptırdıysanız mutlu sona çok yakınsınız . Bu süreçte mümkün olduğunca yok saymaya çalışın ve her miyavladığında tepki vermeyin derim ben. Hormonları düzene girip biraz daha yaş aldığında sakinleşecek ve sizinle birlikte uyumayı öğrenecektir.Sonra gelsin mutlu günler :)

At Şampuanı Diye Bir Şey Varmış

Geçen ay Amerika'ya giderken iş yerinden bir arkadaşım sana şampuan sipariş edebilir miyim dedi. Ben de pek tabi dedim. Yalnız bir tanesi 1 kg ben senden 2 tane istiyorum dedi. Şaşırdım tabi ki ama bir kere evet demiş bulundum mecbur getiricez artık napalım :)

Meğersem istediği şampuan aşağıda resmini koyduğum at şampuanıymış. Amerika'da üretiliyormuş, Aslında başta atlar için üretilen bir şampuanmış ancak insanlarda da sonuç verince bir şehir efsanesi olarak adeta nam salmış.Ben tabi arkadaşımla dalga geçmeyi ihmal etmedim. Bu arada 1 litre şampuan 8 dolar, oldukça ucuz bence. Sözde saçları gürleştiriyor, dökülmeleri önlüyor ve güçlendiriyormuş.



Neyse Amerika'ya beraber gittim kız arkadaşlarımızla alacağımız siparişleri konuşurken onlarda demez mi bizde duyduk at şampuanı alıcaz diye :)) Beni sardı bir merak tabi. Kozmetik alışverişini yaptığımız Walgreens'lerden birinde bulduk ve raftaki bütün at şampuanlarını almış olduk. Ben yine abartmadım meraktan kendime bir şişe aldım sadece. Bu arada şişenin arka kısmında direction for human ve direction for animal diye iki farklı kullanma kılavuzu var.Yani bir atınız varsa bu şampuanı onun için de kullanabilisiniz hakikaten :D.

Kasiyer kadın kilo kilo şampuanları aldığımızı görünce şaşırdı, şampuanı ilk defa görmüş gibi üstünü okudu inceledi. Muhtemelen deli mi bunlar bunda bir bit yeniği var diye düşünmüştür..

Delimiyiz bilmiyorum ama hepimiz at şampuanlarımızı aldık,başladık kullanmaya. Bence normal bir şampuan işte. Çok acayip bir etkisini görmedim henüz, yalnızca sanki biraz dökülmesi azalmış olabilir. Kesin yorum yapabilmek için biraz daha uzun zaman geçmesi gerekiyordur. Geldikten sonra Türkiye'deki fiyatına baktımda 70TL gibi saçma bir fiyata satıldığını gördüm. 

Siz siz olun sakın öyle uçuk fiyatlara alayım demeyin. Birisine sipariş etme şansınız varsa edin yoksa o kadar para verilecek kalitede bir ürün olduğunu düşünmüyorum.

Şampuan bitince bu yazımı güncelleyeceğim.


9 Nisan 2015 Perşembe

Kedi İle Tatil



Miskintoşum yaza hazır !!


Çok uzun zaman oldu yazamadım... İnsan bir kere ipin ucunu bırakınca bir daha toplaması zor oluyor ama bir yerlerden başlamak lazım diyerekten yazıma başlıyorum.

Aslında çok fazla konu başlığı birikti. Anlatmak istediğim çok şey var ama en iyisi kaldığım yerden devam etmek ve Miskin ile geçen tatilimizi anlatmak.

 Bloğumu başından takip edenler bilir. Önceki seyahatlerimizde yanımızda götüremeyeceğimiz için 3 günlüğüne bolca mama ve su organize ederek yalnız bırakıyorduk. Bu defa yalnız kalacağı gün sayısı neredeyse 4'ü buluyordu. O kadar uzun süre üzüleceğini ve çok sıkılacağını düşündük ve pet otele bırakmaya karar verdik. Sonra biraz daha düşününce birlikte seyahat etmeyi denemeye karar verdik. Yaşıda henüz küçükken belki böyle mekan ve düzen değişikliklerine alıştırmış oluruz diye düşündük.

Tabi şimdi işin bir de konaklama kısmının halledilmesi gerekiyordu. Biz eşimin ailesinde kalacaktık ama eşimin annesi kesinlikle Miskin'i kabul etmeyeceği için kendi annemi aradım ve Miskin'i  konuk edip edemeyeceklerini sordum ve beni şaşırtan bir yanıt aldım "Evet" :)). Kızkardeşimde benim gibi kedileri çok sever, o tabi balıklama ben odamda bakarım dedi. Böylece karar verilmiş oldu.

Nede olsa arabamızla seyahat ediyorduk ve Miskin'i veterinere götürürken arabada hiç sesi çıkmıyordu.
Nitekim seyahatimizde aynı kolaylıkta geçti. Yaklaşık 5-6 saatlik bir araba yolculuğu süresince Miskoşumun gıkı çıkmadı. Yalnızca araba biraz hızlanınca yada viraj dönerken vıyık vıyıklandı ama çok uzun sürmedi. Onu da korkusuna bağlıyoruz. 

Miskin'i bırakacağımız için ilk bizim eve uğradık. Kafesinden hemen çıktı evi delilercesine koklamaya başladı. Bu arada biz gitmeden önce annemlerden boş bir koliden tuvalet yapmalarını rica etmiştim. Önce tuvaletinin yerini gösterdik ama o hiç ilgilenmedi bile. Varsa yoksa etrafı koklamak ve keşfetmek. Birde yürümesi varki neredeyse yere yapışık, tam korkuyorum ben yürüyüşü :))
Gece neredeyse 12 olduğu için gerekli tembihleri yaparak Miskin'i geçici yuvasına teslim ettik.

Aklım tabi kalmadı değil ama mecbur bıraktık artık. Ertesi gün uyanır uyanmaz hemen bizimkileri aradım, herhangi bir sorun olmadığını söylediler, zaten hemen akşamına da annemlere oturmaya gittik. Benim minnoş 24 saatte evi keşfetmiş yürümesi falan düzelmiş hatta bir neşe gelmiş bir o yana bir bu yana sıçrıyor. Babam gündüz top oynatmış. Kardemişle kovalamaç oynamışlar annemde yemekten artan butu önüne koyunca tabi bizimki bir şımarmış. Bir sıçramalar bir hoplamalar bir hareketler tam enerji patlaması yaşıyor. Bir de bizim ev çok eşyalıdır. Her taraf antin kuntin doludur, Miskin için o kadar girinti çıkıntı eminim çok eğlenceli olmuştur. Ertesi iki günde misafirlikte sorunsuz bir şekilde kaldı benim kuzum. Hatta ilk defa taze kaynamış inek sütü bile içti :D. Tabi benden habersiz. Annem kedilerin süt içtiklerini sandığı için taze kaynattığı köy sütünden bir tas ikram etmiş bizimkine. bizimkide ayıla bayıla hüpletmiş tabi ohh yarasın, sonrasında görünür bir rahatsızlığı yoktu demekki bizimkinin laktoz problemi yok diye düşünüyorum. 

Bir de tabi eklemeden geçemeyeceğim. Annem tüylü hayvanlara dokunamayan bir insandır. Ben hayatımda bir kediye köpeğe dokunduğunu görmedim. Son gün ben Miskini severken baktım annemde dayanamamış elini uzatmış tüylerini seviyor. Biraz istemsiz yaptığını düşündüğüm için ağzımı açıp aa sen tüylü hayvanlara dokunamazsınki demedim tabiki :D Bıraktım sevsin.

Bir de ananem ben Miskin'i oğlum diye çağırınca "ay hiç sevmiyorum böyle kediye köpeğe oğlum diyorlar" diye inceden bir laf attı. Beş dakika sonra "Annanesini de sevdi Miskin" diye dolanıyordu.

Yani diyeceğim o ki a dostlar, bu kedicikler en taş kalpleri bile eritir, ay elleyemem diyenleri oracıkta yalancı çıkartır. Herkes başta karşı çıktı ama eve gelincede sevmeden edemediler işte. Bunların Başkanı da benim kocam oluyor. Şimdi Miskinsiz bir ev oda düşünemiyordur emimim buna ;)

Neyse hikayenin sonuna gelecek olursak eğer, dönüş yolculuğumuzda gidiş yolculuğumuz gibi pürüzsüz geçti. En zoru eve geldikten sonraki benim işe gittiğim ve Miskin'in evde yalnız kaldığı gün oldu. Evde o kadar sıkılmışki akşam geldiğimde bana surat yaptı, ufak çaplı saldırılara geçti, ısırdı kanattı her yanımı. Devam eden iki gün boyunca bu hırçın tavrı devam etti. Neyseki saldırgan hali üç gün sürdü sonra yine normale döndük.

Ben yolculuktan dolayı sarsıldığını düşünmüştüm veterinerimizde bu konduda olabilir dedi ama  gittiği yeri sevmiş olabileceğini ve hareketli bir çevreden sakin bir eve dönmüş olmanın da onu üzmüş olabileceğini söyledi ve bende üzüldüm tabi bu yoruma.

Orada 4 gün  el üstünde şımartıldı, tüm gün evde biri olduğu için hiç yalnız kalmadı, yeni bir ortam olduğu için keşfetmekten müthiş zevk aldı bunu bende farkettim. Eğer annemler yine isterlerse bundan sonra Miskin'i hep yanımızda götüreceğiz sanırım çünkü bu kaçamaklar bize olduğu kadar ona da tatil gibi geliyor sanki.

Daha anlatacaklarım var , takipte kalın ;)


Sevgiler...









Popüler Yayınlar

Sayfalar